Çanakkale'de Mustafa Kemal - Anzak Koyu

Her türden konu açılabilen, bir nevi site kıraathanesi gibi olan bölümümüz. CcC Spycoders CcC
Cevapla
Serdar102
Forum Üyesi
Forum Üyesi
Mesajlar: 36
Kayıt: 14 Mar 2024 20:36
Teşekkür etti: 4 kez
Teşekkür edildi: 26 kez

Çanakkale'de Mustafa Kemal - Anzak Koyu

Mesaj gönderen Serdar102 »

ÇANAKKALE' DE MUSTAFA KEMAL
25 Nisan 1915 tarihinde Arıburnu'na ( ANZAK KOYU ) Anzaklar çıkartma yapmıştı. Saat gece 24.00' te Kaymakam ( Yarbay ) Mustafa Kemal dinamit torbasını yanına aldı. Bu iş için, kimseye güvenememişti. Gece karanlığında sessizce siperlerin arasından süzüldü. Tepeyi aşıp sahile inmesi gerekti. Düşman çıkartma yaptığı sahilin etrafına pek çok nöbetçi koymuştu. Nöbetçilerin hal ve hareketlerini bir süre izlemeli ve her şeyden emin olduktan sonra, kampa nüfuz etmeliydi.

Gün dönmüş ve yeni gün yol alıyordu. Saat sabaha karşı 03.00 olmuştu. Mustafa Kemal, Anzakların orta yerdeki büyük cephanelik çadırına yan taraftan girdi. Nöbetçiler, ön kapı tarafındaydı. Konuşmaları duyuluyordu. Mustafa Kemal fitili uzun olan dinamiti çakmak taşlarını birbirine sürterek çıkardığı kıvılcımla tutuşturdu. Diğer dinamitlerin fitilini ateşlemek zor olmadı. Dinamitleri cephanelik çadırının dört köşesine yerleştirdikten sonra girdiği yerden dışarı çıktı. Bir an önce buradan gidebildiği kadar uzağa gitmeliydi. Az sonra dinamitler kampı yok edecekti. Gök gürültüsünün milyon katı büyüklüğünde bir patlama Çanakkale Boğazı'nı sardı. Patlama güvenlik sınırları dışına çıkmasına ramak kalan Mustafa Kemal'i boş geçmedi. O'nu yere düşürdü. Mustafa Kemal çabucak toparlandı fakat elbiseleri toz içindeydi. Aylardır Çanakkale'deydi ve üstü başı toz topraksız günü olmamıştı.

Özellikle Çanakkale Savaşlarında dört gün, beş gün uyumamak Mustafa Kemal için, sıradan bir olaydı. Şu gece dahil dört gecedir başını yastığa koymamıştı. Atına biner, o tepe senin, bu tepe benim koşturur dururdu. Gece yarısında yeni günün planını yapardı. Ben düşman komutanı olsam nereden çıkartma yapardım, diye düşünürdü. O bölgeleri muhakkak kontrol eder ve gerekli önlemi alırdı.
Mustafa Kemal daha sonra karargaha döndü. Patlamanın gürültüsüne Türk askerleri ayaklanmış ve tepeden aşağı ışıldayan gözlerle bakıyordu. Bu patlama da neyin nesiydi? Kampı darmaduman etmişti. Korkudan Türkler geliyor deyip kendini gemilerden boğazın soğuk ve karanlık sularına atan Anzaklar vardı. Madem Türklerden bu kadar korkuyorsun, İngiliz'e kanıp neden dünyanın bir ucundaki Avustralya'dan kalkıp Çanakkale'ye gelir ve Mustafa Kemal'e çarparsın be Anzak?
Türk subayları ve askerleri, Mustafa Kemal'i o halde görünce patlamanın sebebini anladı. Bu dünya tarihinin ve Çanakkale Savaşı'nın dönüm noktasıydı. Orada bulunanlar Mustafa Kemal'i tebrik ettiler. Böyle bir komutanları olduğu için, gurur duydular. Şimdi geleceğe daha bir umutla bakıyorlar ve Çanakkale'nin geçilemeyeceğine inanıyorlardı.

SON

Atatürk Anıları - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: 1996
Kullanıcı avatarı
TRWE_2012
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 888
Kayıt: 30 Ağu 2022 21:59
Konum: DÜZCE/Akçakoca
Meslek: MADEN MÜHENDİSİ
Teşekkür etti: 239 kez
Teşekkür edildi: 734 kez
İletişim:

ÇANAKKALE DESTANI: ALLAH VE KOMUTANIN GÖLGESİNDE

Mesaj gönderen TRWE_2012 »

Bir vakit gece çökmüş, düşmanın kalbi gururla kabarmıştı.
Sular susmuş, yıldızlar bile sessizce beklemeye durmuştu.
Arıburnu’nda dalga dalga gelen karanlık,
Anzak'ın niyeti, toprakları kana boyamaktı.


Ama ne bilsinler ki…
Toprağın bağrında, dualarla yoğrulmuş bir yiğit var.
Adı Mustafa Kemal…
Rütbesi Yarbay, lakin sinesinde peygamber yüreğiyle taşır milleti.
Siperlerin içinden bir gölge gibi süzülürken,
Elinde bir dinamit torbası değil,
Bir milletin kaderini taşıyordu adeta…

Ve gök semasına, Rabbin adıyla yazılmış bir dua salındı:
“Ya Rab! Bu vatanı bize emanet ettin,
Senin adını haykırmadan düşmana geçit vermem!”


Saatler üçe varmıştı.
Ay, secde eder gibi durmuştu gökyüzünde.
Mustafa Kemal, cephaneliğin göbeğinde
Kıvılcımını imanından alan fitilleri tutuştururken,
Melekler nefesini tutmuş, yeryüzünü izliyordu.

Patlama, öyle bir çığlıkla inletti ki boğazı,
Gökler sarsıldı, deniz ürperdi.
Mustafa Kemal savruldu toprağa.
Ama kalktı yeniden.
Toprağı alnıyla selamladı,
Sanki "Buradayım ya Rab!" der gibiydi.

Ve bir nida yükseldi semaya doğru:
"Ey yerin ve göğün sahibi olan Allah'ım!
Bu millet senin adını taşır göğsünde,
Ve ben, o milletin evladıyım…
Bir kıvılcım verdin kalbime,
O kıvılcımla karanlıkları yakarım!”


Kamp darmadağın…
Anzaklar can havliyle kaçarken,
Mustafa Kemal dimdik yürüyordu geri,
Elbiseleri toz, gözleri nur doluydu.
Türk askerleri sanki bir peygamber ordusunu görmüşçesine hayranlıkla baktı ardından.

İşte o an, Çanakkale'de bir destan yazıldı.
Kalem, baruttu… Mürekkep, kandı…
Ve yazan el, Mustafa Kemal’in eliydi,
Lakin mührü Allah (c.c.) bastı bu destanın altına…


Zira her şey bitmiş gibi görünürken,
Bir milletin şahlanışıydı bu.
Ve o gün Çanakkale geçilmedi.
Geçilemezdi de…
Çünkü orada yalnız Türk askeri değil,
Yüce Allah vardı Mehmet’le omuz omuza!

İşte böyle bir destandır bu…
Toprak uğruna değil, iman uğruna yazılmıştır.
Mustafa Kemal, yalnız bir komutan değil,
Bir duanın vücut bulmuş halidir Çanakkale’de…

Ve bu destan, gök kubbeye yazılmıştı...!!!
“Allah’a dayandılar, imanla ve duayla düşmanı kırdılar...!!!
Zafer dedikleri, atalarımızın alın teri ve dualarıydı”


Yazan Ve Destanlaştıran : TRWE_2012
Verily We have granted thee a manifest Victory
Fetih Suresi - 1.Ayet


Resim
Resim
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön